Hayat kendine özgü olan bir süreçtir. Onun için yaşamın kanunları da kendine özgü olacaktır. Bu görüş Vitalizim adı verilen sistemi doğurmuştur.

Tabiat bilimleri çerçevesinde ele alınan fizyoloji hayat olaylarının nedenlerini ve birbirlerinden doğuşlarını araştırır. Olayların sebebinin araştırıldığı, araştırıcı düşünce sisteminin geliştiği bilimsel çalışmaların ilerlediği yol kozalite yoldur. Bu düşünce sistemine göre her olay başka bir olayın sonucu veya sebebi olabilir. Bu düşünce sisteminde olaylar arasındaki bağlantıların fizik ve kimyaya dayanılarak aydınlatılması gerekir. Çünkü hayat olayları için fizik ve kimya kanunlarından başka özel bir kanun yoktur.

Bugün fizyoloji bilimi tabiat bilimleri içinde ve kozalite ilkesine dayanmaktadır. Neden’ Niçin’ Nasıl’ diyerek olayların sebep ve sonuçlarını sorgulamayı temel alan bir bilimdir. Özellikle 20. yüz yılda bu kozalite ilkesine dayanılarak yapılan araştırmalar hayat olaylarının derinliklerinde yatan temel nedenleri anlamamızı sağlamıştır. Bununla beraber hayatın kendisi, gayesi ve doğuşu bu gün bile tam açıklanamamıştır. Bir çok alanda sır olma özelliğini sürdüren konuların var olduğu bilinmekte, ilerleyip gelişen pozitif bilimin ışığında bir gün açıklanacağı ümit edilmektedir.

Modern fizyoloji, genel biyoloji biliminin bir dalıdır. Biyoloji genel olarak hayatı anlatan bir bilimdir. Biyoloji de iki ana dala ayrılır:

Birincisi, canlının biçimini, şeklini inceler ki buna morfoloji adı verilir. Morfolojide, araç kullanmadan yalnız görsel incelemeye dayanılıyorsa bu bilim dalı anatomi’dir. Eğer morfolojik görsel incelemelerde ışık yada elektron mikroskopları kullanılıyorsa bu bilim dalı histolojidir.

İkincisi, canlı organizmasının işleyişini inceleyen fizyoloji bilimidir. Organların görevlerini ve birbirleri ile olan ilişkilerini inceleyen fizyoloji de dört ana dala ayrılır.

1. Genel fizyoloji
2. Özel fizyoloji
3. Karşılaştırmalı fizyoloji
4. Uygulamalı fizyoloji

Hayat organizma dediğimiz oluşumlar içinde geçer. Organizma doku ve organların karşılıklı kontrol ve bağlantı içinde bulunduğu bir yapıdır. Bu yapının temel öğesi hücredir. Hücreler arasında geçerli olan kural ’birisi hepsi, hepsi birisi için çalışır’ kuralıdır. Hücrelerin birbirleri ile oluşturdukları uyumlu beraberlik içinde çalışmaları organizmayı oluşturmaktadır. 

Fizyoloji Anabilim Dalı olarak öğrencilerimize teorik bilgileri derslerimizde anlattıktan sonra bu bilgilere nasıl ulaşıldığını laboratuarda deney yaparak uygulamalı olarak açıklamaktayız.

İnsan organizmasının bir bütün olarak işleyişini anlatabilmek için sistemleri tek tek ele alarak sistemleri bilimsel verilere dayanarak açıklamaktayız. Bu yüzden eğitimimize hücre konusu ile başlamaktayız. Daha sonra bütün sistemler sırası ile ders programımızda yer almaktadır.

Yaşam olaylarını anlamak için Fizyoloji Anabilim Dalının kullandığı başlıca bilimsel yöntem: fizik, biyofizik, kimya, farmakoloji bilimlerinin gelişmesini sağlayan pozitif ilim yöntemidir. 

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, Temel Tıp Bilimleri bünyesinde 1999 yılında kurulmuştur.

Mezuniyet Öncesi Eğitim Sorumlusu

Fizyoloji Anabilim Dalı, Tıp Fakültesi Dönem I, II öğrencilerine, Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerine Dönem I, II, III, Sağlık Bilimleri Fakültesi; Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Beslenme, Yüksek Hemşirelik Okullarına ve Eğitim Fakültesi Erken Çocukluk Eğitimi Bölümüne Fizyoloji dersleri verilmektedir.

Mezuniyet Sonrası Eğitim Sorumlusu

Fizyoloji Anabilim Dalı’nda asistan eğitimi Aralık 2004 tarihinden beri devam etmektedir. Fizyoloji asistan eğitimi ilk iki yılda, teorik dersler ve fizyolojide sıklıkla kullanılan deneysel metotların öğretilmesi olarak planlanmıştır. Deneysel çalışmaların planlanması ve istatistiksel olarak değerlendirilmesi konusu, İstatistik Bilim dalının işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. Son iki yılda ise ağırlıklı olarak tez çalışmalarının gerçekleştirilmesi öngörülmüştür. Haftalık bilimsel aktiviteler makale tartışması ya da seminer sunumları şeklinde düzenlenmiştir.

Uzman Olma Yıllarına Göre

Fizyoloji Anabilim Dalı’nın öncelikli çalışma-araştırma alanları şunlardır: İnsanda beynin işlevsel asimetrisi, renk körlükleri, renk körlüğünün saptanmasında yeni yöntemler, dominant göz saptanmasında yeni bir yöntemin oluşturma ve diğer yöntemler ile karşılaştırılarak doğruluğunun saptanması, klasik ve bilgisayara uyarlanmış Annett el beceri testinin genç populasyona uygulanması ve sonuçlarının karşılaştırılması,üniversite öğrencilerinin günlük olarak içtikleri kahvenin kardiyovasküler ve santral sinir sistemi üzerine olan etkilerinin girişimsel olmayan yöntemler ile incelenmesi.